AnalizDünyada Eğitim

Her Yönüyle Karma Eğitim

Cinsiyet farklılıkları beraberinde öğrenme sitillerinde de farkılıklar meydana getirmektedir.  Tüm kız öğrenciler ve tüm erkek öğrenciler aynı şekilde öğrenir gibi genelleyici bir bakışla ele almak da doğru değildir. Her fert farkı melekeleri birbirinden farklı olarak dünyaya gelmiştir.

Her ne kadar öğrenme de parmak izi gibi olsa da kız ve erkek öğrencilerin farklı yaşlarda farklı farklı eğilimleri vardır. “Aynı yaştaki bir kız çocuğu ile erkek çocuğu arasındaki farklar, farklı yaşlardaki kız çocukları arasındaki farklılıklardan daha fazladır. Çocukların öğrenme şekillerini etkileyen, cinsiyete bağlı kişilik özellikleri vardır. Örneğin her yaş seviyesinde, kızlar erkeklerden daha iyi duyar ve dinler (Cone-Wesson ve Ramirez, 1997). Gurian ve Henley (2001;46)

Örneğin yukarıdaki şekilde kız ve erkeklerin metabolizmadaki değişikliklerine dikkatli bakılınca bu fark ayan beyan ortadadır. “

Öğrenme stilleri arasındaki farklar, beraberinde birçok farklı öğrenme çıktısını etkilemektedir. Mesela eğitim ortamlarında kız ve erkek öğrencilerin eğitim durumları üzerine yapılan çeşitli araştırmalarda kız çocukların sınıfta daha yüksek standartlara sahip olmaya meyilli oldukları ve öz performanslarını daha kritik olarak değerlendirdikleri görülüyordu. Aynı zamanda, kızlar, bütün derslerde ve bütün yaş gruplarında erkeklere göre daha yüksek performans sergilemekteydi (Feingold, 1994). Karne notlarına göre, kızlar erkeklerden daha başarılı oldukları için kızların akademik kabiliyetleri açısından daha fazla özgüvene sahip oldukları sanılıyordu, fakat durum böyle değildi. Kızlar kendi akademik başarılarını değerlendirmede aşırı eleştireldiler ve aksine, erkekler akademik kabiliyet ve başarılarını gerçekçi olmayan bir şekilde aşırı olumlu ve yüksek olarak değerlendirmekteydi ( Pomerantz, Altermatt ve Saxon, 2002).

Kızları ve erkekleri motive eden şeyler arasında temel farklar eğitim psikologları tarafından incelendiğinde kızların, anne babaları ve öğretmenleri memnun etmede daha kaygılı olduğu gözlemlenmiştir. Erkekler ise, eğer çalışılan ders ilginç değilse çok az motive olmaktadır (Higgins, 1991). Kızlar ve erkekler akademik zorlukları da çok farklı şekilde yorumlamaktadır. Pomerantz, Alterman ve Saxon (2002)’un tespitlerine göre kızlar başarısızlıklarını genelleyip yetişkinleri hayal kırıklığına uğrattıklarını düşünüyorlar ve bundan dolayı kendilerini çok değersiz görebiliyorlar. Erkekler ise genelleme yapmayıp, başarı- sızlıkarını sadece ilgili derse yönlendiriyorlar. Buna ek olarak, kızlar değerlendirme sonuçlarını kendi kabiliyetlerinin tesbiti olarak gördükleri için, bu başarısızlığı, kendilerini genel değerlendirmelerinin içine katıyorlar. Ama erkekler, genellemeden kaçındıkları için başarısızlığı kısmi olarak değerlendiriyorlar.

İşbirlikçi öğrenme yöntemi, tüm öğrenciler için iyi olurken, kızlar için genellikle daha kolaydır. Kız öğrenciler erkek öğrencilere nazaran sosyal etkileşim yoluyla öğrenmede daha iyidirler. Erkek öğrenciler, göreve odaklanırlar ve etraflarındaki diğer şeylere karşı hassas değildirler (Gurian ve Henley, 2001). Her iki cinsiyet de, ekipler halinde çalışmadan fayda sağlar, fakat erkek öğrenciler sürecin yönetilmesinde ve görevin hiç hatasız yapılmasında daha az zaman harcarlar. Kız öğrenciler ise sürecin organize olunmasında daha fazla zaman harcar (Thom, 2006).

“Yapılan çeşitli araştırmalarda öğrencilerin tek cinsiyetli eğitime devam ettiği okullarda öğrenme alanında yaşanan sorunların azaldığı görülmektedir. Araştırmacılar karma eğitim ve tek cinsiyetli eğitimi karşılaştırdıklarında ilginç tespitlerde bulunmaktadır. Tek-cinsiyetli eğimin etkileri hakkındaki araştırma çalışmalarının çoğunluğu, ortaokul yıllarına çok daha az önem verilerek, yüksek okul ve üniversite yaşındaki öğrencilere odaklanmaktadır.

Öğretme bir sanattır. Öğretmenler her bir öğrencinin ihtiyaç ve kabiliyetlerine göre metotlarını ayarlamak zorundadırlar. Kız ve erkek öğrencilerin farklı öğrenme süreçlerine sahip olmalarının en önemli sebeplerinden birisi, gelişim ve olgunlaşma süreçlerinin farklı olmasıdır. Beyin gelişimleri de buna güzel bir örnektir. Kız erkek ayrı okullarda öğretmenler öğrencilerinin ilgi sahalarına göre materyal seçmekte özgürken, karma okullarda kızlar sık sık erkeklerin kabiliyet ve ilgi sahalarına mahkum olmaktadır. Kız erkek ayrı sınıfların verimliliği göz önüne alındığında kız ve erkekleri ayrı sınıflara koymak tek başına hiçbir iyi şeyin olmasını garanti etmemektedir. 2006 yılında ABD’de tek cinsiyetli eğitimin yasallığının onaylanmasının ardından tek cinsiyetli eğitim veren okulların sayısında artış görülmüştür. 2008 yılında ABD’deki 442 devlet okulu tek cinsiyetli eğitim sunmuştur. Bu rakam 2009 yılına gelindiğinde ise 500’ü geçmiştir (Symth, 2012).

Özellikle 11-14 yaş grubundan bulunan kız ve erkek öğrencilerin psikososyal, sosyal, ruhsal ve fiziksel yönden duygu gelişimi açısından ele alındığında kırılma yaşı olan10,5 yaşına girişleri çok farklılıklar arz etmekte.  Hem erkek hem kız öğrenci açısından ortaokul dönemi çok iyi analiz edilmeli ve uygulanacak eğitim müfredatı buna göre yeniden gözden geçirilmelidir. Kızların en aktif olduğu ve duygu heyecan gelişimlerinin en hızlı olduğu bu dönemde daha çok sözel derslere ve sosyalleşemeye ağırlık verilmesi gerekirken tam tersi uygulamalarla karma ortamda  gelişimlerine ve öğrenmelerine kek vurulurken kızlar avantajlı erkekler ise dezavantajlı olarak ortaokula devam etmekteler . Aynı sorun ikinci kırılma yaşı olan 14-17 yaş grubunda yani liseye geçiş lise hayatının ilk yılarında ise erkek öğrenciler avantajlı kızlar ise dezavantajlı olarak eğitimlerine devam etmekteler.

Ortaokulda karma eğitimi kızların temel kavramları daha iyi almasını sağlarken erkek öğrenciler bundan yoksun kalmak bir üst eğitim ve öğretim basamağında daha başarısız olmalarına sebep olduğundan okulu terk ve sınıfın düzeni bozucu hareketlerin daha fazla yaşandığı, sosyal dışlanmışlığa uğrayan öğrencilerin 9 ve 10. Sınıfta daha fazla olması tesadüf değildir.

9. ve 10. Sınıflardaki sosyal dışlanmışlığa uğrayan çocuklar, okulu terk, gasp, taciz, kaba kuvvet kullanma, akran zorbalığı olarak önümüze gelirken, sınıf seviyesinin altında olan ve sürekli başarısızlıkları yüzlerine vurulan öğrencilerde “gizli saldırgan” davranışların arttığı görülmekte , bir başka sorunda stres kaygı durumlarının çok yüksek olması.

ÖĞRENCİNİN
ADI VE SOYADI
STRESDEPRESYONAŞIRI
ENDİŞE
x1994
x241914
x15913
x191615
S.NOÖĞRENCİNİN
ADI VE SOYADI
Öğrenme
Becerileri
konsantrasyonKorku
ve
 kaygılar
Başkalarından
 Öğrenme
1x54505940
2x58686654
3x43322627
4x41414239
5x84554567
6x59514254
7x57382330
8x56557549
9x80676070
10x78553864
11x80584352
12x81613256
13x68593850

Ayrıca bu sınıflarda konsantrasyon eksikliği ve korku ve kaygının yüksek olmasındaki temel sebeplerden biride orta okul yıllarının boş geçmiş olması. Temel kavramlar ve anahtar kelimelerin öğrenilmemiş olması kısacası orta okul temelinden yoksun olan lisedeki erkek öğrencilerin lise hayatı hiçte iç açıcı olarak devam etmemekte.  Sonuçta üniversteyi kazanan kız öğrencilerin oranı %60 olurken, erkek öğrencilerin oranı %40 olarak kalmakta. Bu oranlardaki makasın açıklığı evlenme yaşının uzamasına, geç evlenmeye, tek çocuk sahibi olma, çok çabuk boşanma ve boşanma oranlarının da artmasına neden olurken tek haneli evlerde yaşamda hızla artmakta.

Tüm bu sıkıntılar bilinmesine rağmen hâlâ karma eğitimde devam edilmesi ve ortak müfredat kullanılması önümüzde ciddi bir sorun olarak durmakta biz ise bu kök sorun dururken yapay ve gündelik eğitim iyileştirme ! çalışmaları ve okula müdür atama gibi sıradan sorunlarla  uğraşmaktayız.

Bir diğer örnek olarak, Avustralya’da 2000 yılında Avustralya Eğitim Araştırmaları Konseyi tarafından yapılan bir çalışmada karma ve tek cinsiyetli eğitim veren okullarda öğrenci başarıları karşılaştırıldı. 270 bin öğrenci 6 yıl boyunca 53 ayrı dersten incelendi. Çalışma sonucunda kız ve erkeklerin ayrı olarak eğitim gördüğü okullar karma okullara göre %15 ile %22 arasında daha fazla başarı gösterdi. Aynı zamanda tek cinsiyetli eğitim veren okullarda öğrencilerin daha terbiyeli, öğrenmeden daha çok zevk alan ve müfredata daha ilgili oldukları saptandı. http://www.singlesexschools.org/

Tek cinsiyetli eğitim yapan okullarda, elde edilen akademik başarının bazen faklı faktörlere de bağlandığı görülmüştür. Mesela, bazı eleştirmenler tek cinsiyetli eğitim veren okulların başarısını, bu okullara daha çok zengin aile çocuklarının gitmesine bağladılar. Fakat gerek İngiltere’de gerekse Avustralya’da yapılan araştırmalar bu savı desteklemedi. Birleşik Devletler de kız erkek ayrı eğitim veren Katolik okullarına giden kız öğrenciler, karma eğitim veren Katolik okullarına giden kız öğrencilerden daha düşük sosyo ekonomik seviyeye sahiptiler. Erkek öğrenciler için de bir farklılık söz konusu değildi. 1998 yılında İngiliz Eğitim Standartları Ofisi (OFSTED) sosyo ekonomik değişkenlerin, tek cinsiyetli eğitim veren okullarda, öğrenci başarısı üzerinde etkisi olup olmadığını belirlemek için 800 tane tek cinsiyet veya karma eğitim veren devlet okulunda sınav sonuçlarını incelediler. Sonuçta bu başarının sosyo ekonomik faktörlere bağlanamayacağı ve başarının doğrudan kız ve erkek ayrı eğitimden kaynaklandığı, tek cinsiyetli okullarda öğrenmeye bariz bir şekilde daha fazla ilgi duyulduğunu bulundu (Dean, 1998).

Tek cinsiyetli eğitimin, her iki farklı cinse yönelik olumlu sonuçlar doğurduğu gözlemlenmiştir. Örnek olarak, erkek öğrencilerin tek cinsiyetli eğitimde daha başarılı olduğunu söyleyen araştırmalar da bulunmaktadır. GrahamAble’ın araştırması erkek öğrencilerin akademik başarılarının kızlara göre tek cinsiyetli eğitim verilen okullarda daha yüksek olduğunu ortaya koydu. Bu çalışmadan kolaylıkla kız ve erkek öğrencilerin karma sınıflarda akademik olarak dezavantajlı durumda oldukları, fakat bu dezavantajın erkekler için daha fazla olduğu sonucuna ulaşılabilir (Gordon, 2000). Özellikle ergenlik çağındaki ilköğretim öğrencileri en hafifi ergenlik döneminin değişen hormonal dürtüleri bile olmayan başarı ve davranışlarını etkileyen birçok etki yaşamaktadır. Okulda geçirilen zamanda cinsiyetlerin ayrılması öğrencilerin fiziksel ve duygusal baskıdan kurtulmasına yardımcı olacaktır. Bu sayede öğrenciler ihtiyaç duyduğu akademik odaklanma ve davranışsal yapıya sahip olabilecektir (Thom, 2006).

Tek cinsiyetli eğitimin eğitsel faydalarını farklı coğrafyalarda farklı eğitim çıktıları halinde görmek mümkündür. Örneğin, Montreal şehrinde de karma eğitimden ayrık eğitime geçen bir lisede okula gelmeme davranışları %20’lerden %7’lere geriledi. Önceden sınavları geçme oranı % 65 iken bu oran % 85’lere yükseldi. Üniversiteye gitme oranı da neredeyse ikiye katlandı. İngiltere’de Fairhurt Lisesinde. kız ve erkekler aynı dersi ayrı sınıflarda fakat aynı öğretmenlerden aldılar. Erkelerde başarı %26, kızlarda ise %22 yükseldi. Ama yine de kızlar erkeklerden daha başarılı olmaktaydılar (O’Reilly, 2000).

İngiltere Manchester Üniversitesinden araştırmacılar 5 devlet okulunda öğrencileri karma ve ayrık sınıflara koydular. Standartlaştırılmış bir dil testini, ayrık sınıfta okuyan erkeklerin yüzde 68’i geçebilirken karma sınıfta bu başarı %33’de kaldı. Kızlarda ise aynı sınavda ayrık sınıftakiler %89 başarı yakalarken, karma sınıfta ise %48 başarıda kaldılar (Henry, 2001). Benzer bulgular Cambridge Üniversitesi araştırmacıları tarafından da rapor edildi. Bu araştırmacılar dört ayrı bölgede – yani kırsal kesim, kenar mahalle ve şehir içinde bulunan okullarda- ayrık sınıfların etkilerini araştırdılar ve sınıflarda kız ve erkekleri ayırmanın, eğitimsel başarıyı belirgin bir şekilde yükselttiğini gördüler. Rhode IslandProvidence Üniversitesinde Sosyoloji Profesörü olan Cornelius Riordan, 1980 ve 1990 yıllarının başlarında, Amerika’daki tek cinsiyet eğitimi veren Katolik okulları ile karma eğitim veren Katolik okullarını karşılaştıran bir çalışma yayınladı ve çeşitli değerlendirme kriterlerine göre ayrık sınıflardaki kızların karma sınıflardaki kızlara göre istikrarlı olarak daha başarılı olduklarını ortaya koydu (Riordan, 1990).

İngiltere’deki Manchester Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, beş kamu okulundaki öğrencileri tek cinsiyetli ya da karma sınıflara dağıtarak, tek cinsiyet yaklaşımını test etmişlerdir. Karma derslere gönderilmiş erkek öğrencilerin yüzde otuz üçü ile karşılaştırıldığında, tek cinsiyetli derslere gönderilmiş erkek öğrencilerin yüzde altmış sekizinin, standartlaştırılmış dil becerileri testini geçtikleri görülmüştür. Kız öğrenciler açısından, karma derslere gönderilmiş kız öğrencilerin yüzde kırk sekizi ile karşılaştırıldığında, tek cinsiyetli derslere gönderilmiş olanların yüzden seksen dokuzu sınavı geçmiştir (Henry, 2001).

Avustralya’daki erkek öğrencilerin düşük başarı durumlarını incelemek için İngilizce ve matematik alanlarında tek cinsiyetli dersler sağlama girişimi Mulholland ve arkadaşları (2004) tarafından incelenmiştir. Tek cinsiyetli derslerde hem erkek hem de kız öğrenciler İngilizcede önemli bir başarı artışı göstermişlerdir. Ayrıca kız öğrenciler, artan bir matematik performansı göstermiştir.

Sonuç olarak; eğitim öğretim ortamının iyileştirilmesi ve fertlerin beğitim ve öğretim süresi içinde maksimum değere elde edebilmeleri, eğitim ortamlarının  iyileştirilmesi sürecinde ihmal edilmemesi gereken en başat sorunumuzdan  biri de cinsiyet farkından kaynaklanan öğrenme farklılıklarıdır.  “Bu öğrenme farklılıklarının temelinde yatan sebebin kız ve erkek beyinlerinin yapısal, işlevsel ve biyokimsayal farklılığı olduğunu söylemek mümkündür. Öğrenme farklılıkları karma eğitimden tek cinsiyetli eğitime geçiş tartışmalarını başlatmıştır. Yapılan araştırmalarda bu geçişi destekleyen sonuçlar bulunmuştur. Kız ve erkek öğrenciler ayrı ortamlarda ders gördükleri sürece okula ve derslere olan ilgileri ve başarı oranları da belirgin bir şekilde artmaktadır. Bu durum sınıf yönetiminden, akademik başarıya kadar bir çok alanda kendini göstermektedir. Tek cinsiyet eğitimi verilen okullarda bireylerin önceliği kadın erkek ilişkilerinden çok dersler ve öğretmenler olmaktadır. Karma okullarda ders seçimlerinde de çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır. Özellikle fen, matematik ve sanat derslerinde ayrımlar görülmektedir. Gurian ve Henley (2001), öğrenme tarzlarında ve tercihlerinde beyin farklılıkları kabul etmeyerek ve kendileri için en iyi olan yollardan öğrenmeleri için öğrencileri teşvik eden bir eğitim ortamı yaratılmayarak, hem kız hem de erkek öğrencilere zarar verdiğimiz sonucuna varmışlardır.”

Çözüm ise karma eğitim sisteminden vaz geçilerek kız ve erkek okullarının olduğu bir eğitim modeline geçmek olacaktır. Her ne kadar bunu dillendirmek bu ortamda! Zor olsa da zaman, emek , maddi kayıplar şöyle dursun nesillerimiz elimizden kayıp gidiyor.  Bu sistemin ürettiği yapay gündemlerle meşgul olurken, asıl sorun çığ gibi büyümeye devam ediyor. Unutmayalım ki:” bir millet  her nesille yeniden doğar”.

Adem Duran – Eğitim Uzmanı

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu