
Milli Eğitimde Bir Başarı Hikayesi; Adem Duran
1968 Sivas Şarkışla doğumlu Adem Duran İlkokulu Kale Köyü ilk okulunda, yatılı olarak Sivas Behram Paşa Orta okulunda, liseyi yatılı olarak Sivas lisesinde tamamladı.
Gazi Üniversitesi Bolu Eğitim Yüksek okulu Sınıf öğretmenliğinden 1988 yılında mezun oldu. Aynı yıl öğretmenliğe başladı. 1999 yılında lisansını tamamladı. Adem Duran ayrıca İnsan Kaynakları Yönetimi (2015) ve Kamu Yönetimi (2017) bölümlerinden mezun oldu. Halen yayımlanmış iki adet kitabı, yayımda olan dört adet kitabı, hazırda ise bir adet kitabı var. Ayrıca öğrencileri tanıma ve eğitim ortamlarını hazırlama konularında makaleleri ve uluslar arası bildirileri bulunuyor.
Okul müdürlüğü, ve ilçe milli eğitim müdürlüğü yaptı. Halen Sakarya İl Milli Eğitim Müdürlüğünde Eğitim Uzmanı olarak çalışıyor. Adem Duran Hoca’nın bütün eğitimciler için yaptığı örnek çalışmaları ve bunların hikayesini kendisinden istedik.
Mesleğim deneme yanılma ile geçti. Öğretmenliği okulda değil deneme yanılma ve kendi araştırmalarım ve tecrübelerimle öğrendim. Halen Eğitim Fakültesi ve ilgili bölümlerin öğretmenliği öğrettiğine, öğrencilerin okullarda öğretmenliği öğrendiğine pek inanmıyorum. Öğrencilerin kendi çabalarını ve bazı hocaların özel katkılarını istisna ediyorum tabi. Meslekteki tecrübeli ağabeylerimiz ve özellikle Öğretmen okulu çıkışlı öğretmen ağabeylerimizin çok faydasını gördük. Eski öğretmen okulları geleneklerinin tekrar ihya edilmesini elzem görüyorum.
Müfettişler yüzünden ilk başlarda meslekten soğumuştum. Ülkemizde müfettişlik sistemi eğitimden soğutmak için mi tasarlanmıştı acaba? Kendime sorduğum sorulardan birisi buydu.
Gördüğüm şeylerden biri de şuydu. Bize teslim edilen tertemiz beyinleri Müfredat belasına kurban ediyorduk . Bir sınıf ortamında çok çeşitli ilgi ve alakası olan öğrenci yapısına yani, her ferdin hastalığı farklı olmasına rağmen bir hep tek tip ilaç sunup duruyorduk. Bazı bünyeler bunu kaldıramıyor “aleji” oluyordu. Merak ve heyecanı yok olan neslimizi kaybediyorduk. Bir çözüm yok muydu? Bunun için çözüm aramaya başladım.
Mesleğimin daha ilk yıllarında bir yanlışlık var demeye başladım ve sürekli sorguladım. Değişik metot uygulayan hocaları buldum ve istişare ettim. Arayınca buluyorsunuz. Kendime göre bir yol haritası hazırladım. Güvenim kendime gelmeye başlamıştı.
Bir kasaba ilk okulunda 4. Sınıfları okutuyordum. 27 tane farklı dünya vardı karşımda. Bunların her birine ayrı bir program gerektiğini kavradım. Sene başından itibaren farklı yöntemleri uygulama fırsatını ilk kez burada buldum. Tecrübeli öğretmen arkadaşlar vardı. Onların yönlendirmelerinden faydalandım.
Fen bilgisi dersinde iç organları işlerken kurbağa ameliyatı yaptık. Ameliyat günü gelene kadar bir merak tufanı sardı. Hem sınıfı hem okulu. Nihayet ameliyat günü geldi.
O gün sınıfımız ana baba günü idi. Diğer şube öğretmenleri de sınıftaydı. Nihayet ameliyatı yapıp iç organları yerinde gördük. Sonunda kurbağa öldü tabi.
Bu heyecanlar çocukların derslere olan ilgisini arttırdı. Flüt kursu vermeye başladım. Sınıftan dışlanan öğrencilerin flütteki bu başarısı kendilerinde gizli potansiyel yetenekleri görme fırsatı vermişti. Demek ki bu iş sadece matematik ve fen dersi ile olmuyordu. Flütle kendine gelen kendini yetersiz ve güvensiz gören bir öğrencim şimdi başarılı bir İngilizce öğretmeni.
İlk kez elektrik deneyleri yaptık. Basit elektrik motorları idi yaptıklarımız. Bunlarla basit vinçler teşkil ettik. Sınıfın misafiri olan öğrenciler tüm plan ve projelerdeki başarıları ve okula karşı olan istekleri beni şaşırtıcı idi. Özellikler bir öğrencimin elektrikli alet yapmadaki başarısı muhteşemdi. Onu çıraklığa yönlendirdim. Çok iyi bir oto elektrik ustası oldu. Diğerlerinden çok önce para kazanmaya başladı.
Gökyüzü ve uzay çalışmalarına da başladık. Astronomi incelemede ve insanın evren içindeki yerini takdir etmede, insanın büyük düşünmesinde ne kadar önemli olduğunu gördük. ve büyük Sonra bir kısım öğrencileri bazı mekanik basit alet edevatlara yönlendirdik. Öğrenciler hangi mesleklere ilgisi olduğunu bu yönlendirmelerle daha iyi görüyorlar ve gelecekte hangi mesleği seçmeleri gerektiği konusunda ön fikir sahibi oluyorlardı.
Anlatma yöntemindeki sıkıntılardan bıkan öğrencileri 3-5 erli gruplar halinde grup çalışmasını yönlendirince adeta sihirli bir etki doğurduğunu farkettim. Böylece grup çalışması ders işleme tarzımın vazgeçilmez bir metodu haline geldi. Okulda evde hep beraber bir takım oluşturdular. Değerlendirmeleri gruplar üzerinden yaparak diğer çocukları da grupta aktif olmalarını sağladık.
Çekingen öğrencilerden oluşan bir flüt korusu ve tiyatro ekibi kurduk. Lider vasıflı öğrenciler bunları yönlendirmeye başladı. Çocuklardaki gelişmeler velilerin dikkatini çekti ve okulan olan ilgileri arttı. Bunun üzerine ev ziyaretlerine başladık. Bu ziyaretler veliyi eğitimin içine çekti. Onlar da bizimle beraber çalışıyorlar her konuda yardımcı oluyorlardı. Onlar da artık okulun ve eğitimin bir tarafı ve parçasıydılar. Her öğrenciye bir portföyle tutmaya başladım. Nasıl öğrendikleri ve eğitim geçmişleri raporlar halinde buraya yazılıyordu.
Bu raporlamalar sonunda bazı öğrencilerin öğrenme alanlarının kesiştiklerini gördüm. Bunları grafiklere döktüm. Sınıfın genel profiline ulaştım. İşte o zaman okulda bizlerin çocuklara ne kadara eziyet ettiğimizi daha iyi farkettim. Başlangıçta bunları kimseye anlatmamıştım.
Bu başarı ve çalışmalar dikkat çekmeye başladı. Bu çalışmaları yapamayan diğer şube öğretmenleri bu gelişmeleri kıskanıyor ve önümü kesmek için bahaneler üretiliyordu. Anladım ki gıpta damarlarını tahrik etmemek için dikkatli olmalıydım. Yine fark ettim ki ülkemizde başarılı olmanın önü tıkalıydı. Çalışanla çalışmayan bir tutuluyordu. Yanlış bir okul sistemi vardı. Liyakati değil, liyakatsizliği öne çıkaran bir sistemdi bu. Kendimize ait milli okul sistemi ve ders kitapları-müfredat olmadığını da kavramaya başladım.
Bahar gelince fide yetiştirme, sera kurma, ağaç aşılama, civciv yetiştirmek için kuluçka makinesi ile civ civ üretimi çalışmaları başladı. Bu faaliyetler bu şehre yakın bir köy ilkokulunda öğrenciler kadar velilerde heyecan uyandırdı. Çünkü bir çok veli ve ihtiyaç sahibi zirai ürün yetiştirmeyi öğrendiler. Onları pazarlayıp geçim kaynağı elde ettiler, iş sahibi oldular.
Öğrenci devamsızlığı asgariye düşmüş neredeyse yok olmuştu. Hangi veliyi okula bir iş için çağırsam koşarak geliyor, elinden gelen her türlü yapıyordu. Müthiş bir okul ve Her veli kendi çocuğunu farklı bir alanda lider olarak görüyor ve mutlu oluyordu.
Müfredatta yer almayan daha bir çok faaliyetleri hayata geçirdik. İki yılımız böyle geçti öğrencilerimiz orta okula başladı.
Okul Müdürü Oldum
Nihayet okul müdür vekili olmuşum. İlk işim teksir makinesini tamir etmek oldu. Aradığıma kavuşmuştum. İlk işim teksir makinasının da yardımı ile tüm sınıflardaki öğrencilerin öğrenme stillerini çıkardım. Sınıf analizleri ve okul analizine ve okul analizine ulaştım. Aşağıda örnek olması için bu stillere yer verdim.
16 şubemizin sonuçlarına bu şekilde ulaştım.
Daha sonra bireysel grafikleri çıkardım. Bu grafikler bizim mihenk taşlarımız oldu. Sene başı öğretmenler kurulu toplantısı sınıf bazında bireysel olarak planlandı. Bu sınıfa girecek öğretmenlerin nasıl ders işleyecekleri uzun uzun anlatıldı ve uygulama başladı. Direnen öğretmenler tayin istedi. Yerilerine bu sisteme uygun öğretmenler bularak okulumuza tayin istemeleri sağlandı ve transfer ücretleri ödendi.
Yaz tatilinde tüm öğretmenlerimizle beraber Anakara Etimesgut’ta Formater Model uçak öğretmenlik kursuna katılarak Sivas’ta ilk tüm okul öğrencileri model uçakla tanıştılar ve gökyüzü eğitimine başlandı.
Çocukların özelliklerine göre kurslar açıldı. Öğrenciler saat 18:30 kadar okulda zaman geçirdiler. Küçük sınıflarda yetenekli öğrenciler ile akademik öğrencileri ayırarak ona uygun programlar hazırladık. 2. Sınıfta tespit ettiğimiz bir öğrenciyi Fen Lisesine hazırladık ve köy tarihinde ilk kez bir öğrenci fen lisesine gitti. Şimdi ise Ankara Tıp Fak. 3.sınıf öğrencisi.
Kız öğrencilerimiz okul öncesine yönlendirdik. İlk kez ana okulu öğretmenleri ile köy tanıştı. İlk kez aşçılığa öğrenci gönderdik, ne tepkiler aldık. Şimdi beş yıldızlı bir okulda baş aşçı. Tüm öğrencilerimizi ilgilerine göre yerler gönderdik. 2004 yılında tüm öğrencilerimiz SBS sınıfında %58 başarı ile Türkiye rekoru kırdı.
Görerek öğrenci grubumuz %73,36 olunca okul ve sınıfları yeniden dizayn ettik. 1999 yılında diyaları okula kazandırdık. Topeks aldık. Mikroskopları tamamladık. Tamamen görsel eğitime ve küme çalışmalarına geçtik.
Vatandaştan para toplayarak muhteşem 12 derslikli yeni bir okul yaptık. İlk kez altına bir tiyatro salon kurduk. 450m2 kapalı spor salonu yaptık. Velileriniz siz inanırsa para toplamak mesele değil.
Nesli tükenen hayvanları okulda yetiştirip doğaya saldık. Keklik, bıldırcın, Anadolu sülünü. Nesli tükenen köy ırkı tavuklarından 2000 adet civciv üretip köylüye dağıttık. 2. Ve 3. Nesil civcivleri yetiştirdik. Seralar kurarak öz tohumlarımızı toplayarak çoğalttık. Aracılık başlattık. Okul faydasını birebir gördü ve yaşadılar.
Tüm bu çalışmalar sonunda rehberliğin ne kadar elzem olduğun kavradık. Eğitimin özü doğru rehberlikten geçmektedir.
