Türkiye (Ak Parti) Eğitim Hedeflerine Niçin Ulaşamadı?
Prof. Dr. Ömer Özyılmaz
Bugün, Sayın Cumhurbaşkanımız’ın, ülkemizde ve dünyada her alanda tarihi dönüşüm yapmakta ve emperyalizme karşı ‘ekonomik kurtuluş savaşı’ vermekte olduğu gündür. Böyle ortamlarda bütün kurum ve kuruluşların, hususen eğitim kurumlarının kendilerini yeniden düzenleyip, görevlerini en iyi şekilde yerine getirmeleri, çok verimli ve üretken çalışmalar yapmaları beklenir. Ayrıca her kurum gibi eğitim kurumlarının da var olan ama üzeri örtülmüş sorunlarını açığa çıkarmak ve onlara çözüm üretmek, onların gelişmesi için şarttır.
Bunlardan dolayı Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun sorunlarını ve çözümlerini inceleyerek, O’nun gelişmesine, daha üretken ve verimli olmasına katkı sunmak istiyorum. Bu manada önce Kurul’u ve kuruluş gayesini kısaca görelim:
A- Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu:
CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu, Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişle beraber oluşturulmuş, MEB ve YÖK gibi stratejik bir ‘Eğitim Yönetimi Üst Kuruluşu’dur. Çok önemli iki gayesi vardır. Bunların ilki, Sayın Cumhurbaşkanımız’a eğitim alanında danışmanlık yapmaktır. İkincisi, tarihimizdeki bilim ve eğitimle ilgili zengin birikimden anlayış, yöntem ve bilgi desteği alıp, ülkemizdeki eğitim bilimleri bilgi birikimini ve kadrolarını harekete geçirerek, 150 (20) yıldan beri beklenen eğitim reformunu gerçekleştirmektir. Diğer bir deyişle Kurul, başından beri milli olamamış ve geri bırakılmış olan eğitim sistemimizi, teori planında hem geliştirme hem de millileştirme hedefini gerçekleştirmek üzere kurulmuştur. Bu görevleri yerine getirmek için gerekli yetki ve imkanlar da kendisine verilmiştir.
Bununla beraber Kurul’un, daha proje aşamasından kalma ve süreç içerisinde ortaya çıkmış olan, çalışmasını ve üretkenliğini engelleyen pek çok yapısal ve güncel sorunları vardır. Bu sorunların bazılarına ve nedenlerine kısaca değinip, önerilerimizi sizlerle paylaşacağız:
B- CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun Sorunları:
CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun pek çok sorunu vardır. Somuttan soyuta doğru bu sorunların Birincisi, Kurul’un hiçbir üyesi, uzmanı, memuru ve uygun bir yerinin olmamasıdır. Kurul’da bulunan herkes başka bir kurumun elemanıdır ve herkes kendi kurumuna bağlıdır. Özellikle Sn. Üyelerin birinci ve öncelikli işi, kendi kadrolu oldukları ve maaş aldıkları kurumlarıdır. Kurul, Sn. Üyelerin maalesef üçüncü ya da dördüncü derecede işleri durumundadır. Kendi kurumlarından ve işlerinden vakit kalırsa buraya da zaman ayırmaktadırlar. Ülkemizde böyle, başka bir Kurul daha var mı, onu bilmiyorum.
İşte bu Büyük Kurul, daha kurgulama aşamasında eksikleriyle doğmuştur. Onun için Kurul’un kendi içinde, eğitim sektöründe ve kamuoyunda bir varlık, gelişme ve ilerleme gösterememesinin önemli sebeplerinden birincisinin bu olduğunu düşünüyorum.
İkincisi, Kurul’un Sn. Üyeleri, şüphesiz hem çok saygın hem de değişik branşlarda kendilerini yetiştirmiş çok değerli insanlardır. Birçoğu üst düzey yöneticidir. Ancak bunların hiç birisi, eğitim yönetimi üst kurulunda olmanın gerektirdiği bilgi ve donanıma yani hem milli kültürümüze hem de günümüz eğitim bilimlerine vakıf değildir. Bu hususun, özellikle altını çizmek istiyorum. Yani eğitim sistemimizi en üst düzeyde yeniden yapılandıracak, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Milletimizin beklentileri doğrultusunda hem çağla boy ölçüşecek derecede onu geliştirecek, hem de onu millileştirecek olan Kurul’un, engin kültürümüzdeki bilgi, hikmet ve eğitim sistemi; günümüz de ise eğitim yönetimi, eğitim planlaması, eğitim programları, eğitim ekonomisi, karşılaştırmalı eğitim, eğitim sosyolojisi ve eğitim psikolojisi gibi bilim dallarında kendisini yetiştirmiş bir tane dahi üyesi yoktur. Bu husus ta çok önemlidir ve üzerinde çokça düşünülmesi gerekir.
Üçüncüsü, Kurul üyelerinin üç yıllık çalışmaları göstermiştir ki, eğitim sistemimize sistematik ya da panoramik bir bakışla onun sorunlarını, o sorunların etkinlik derecelerini ve boyutlarını görecek yetkinlikte değillerdir. Sorunları sistematik ya da panoramik halde göremeyince/teşhisi doğru yapamayınca, çözüm üretmek ya da tedavi etmek te mümkün olmamıştır. Ancak boş kalmamak için, sistematik olmayan bir tarzda, bütünden ve diğer bölümlerden kopuk olarak eğitimin herhangi bir konusu üzerine, çok ta tartışılacak çalışmalar yapılmıştır.
”Kurul, önerilerimiz doğrultusunda geliştirilirse, Yeni Türkiye’nin kurumu olur ama, Sn. Üyelerin Kurul’a ve eğitime bakış ve refleksleri eski Türkiye’yi andırıyor.”
Dördüncü olarak, Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun Sn. Üyeleri hem tarihimizdeki eğitim ve bilim alanının zenginliklerden, hem bugün ülkemizde ve dünyada eğitim bilimleri alanındaki yenilik ve uygulamalardan, hem eğitimi doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren diğer alanlardaki gelişme ve yeniliklerden, hem de eğitim bilimleri alanında yetişmiş kadrolardan haberdar değillerdir. Onları tanımamaktadırlar. Dolayısıyla hem kendileri alanın uzmanı değiller, hem de alanla gerektiği gibi ilişki kurup, oralardan beslenememektedirler.
Beşincisi, Kurul, içeride MEB, YÖK ve ilgili STK’larla; dış dünyada da, eğitim yönünden gelişmiş devletlerin ilgili kurullarıyla bir irtibat ve bir ilişki geliştirmemiştir. Halbuki Kurul MEB, YÖK ve STK’lar arasında güçlü bağlar oluşturmaları; uyumlu ve birbiriyle yardımlaşarak çalışma yapmaları hususunda koordinatörlük görevini üstlenmeli idi/dir. Ayrıca eğitim sistemleri bakımından gelişmiş ülkelerin, bizim kurul ile mevkidaş kurum veya kurulları vardır. Kurul, onlarla da ‘alış-veriş’te bulunmak üzere ilişki kurmalıydı/dır.
Altıncısı, Kurul, bugün eğitim sistemimizin acil ihtiyacı olan ‘gelişim’, ‘değişim’ ve ‘dönüşüm’ fikrinden uzak, statik/durağan, bir kurul olarak ortada durmaktadır. Bu durum ise, hem sayın Cumhurbaşkanımızın, hem de Milletimizin, kendilerinden neyi beklediklerini keşfedememiş olduklarını göstermektedir. Kurul ile Sayın Cumhurbaşkanımız arasında, bu manada bir duruş ve eğitim sistemimize bir bakış farkı vardır. Sayın Cumhurbaşkanımız eğitimde ‘geliştirme’ ve ‘millileştirme’ anlamında değişim ve dönüşümcüdür; Kurul üyeleri ise bundan çok uzak bir noktadadırlar.
Kurul, önerilerimiz doğrultusunda geliştirilirse, Yeni Türkiye’nin kurumu olur ama, Sn. Üyelerin Kurul’a ve eğitime bakış ve refleksleri eski Türkiye’yi andırıyor.
C- CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun Sorunlarının Ortaya Çıkış Sebepleri:
Ülkemiz eğitim sisteminde büyük hedefleri gerçekleştirebilecek Kurul’un, bundan çok uzak olduğunu görüyoruz. Bunun bazı sebepleri vardır. O sebepleri incelersek şunları görürüz:
1- Kuruluş aşamasında, Kurul’un yanlış kurgulanmasından kaynaklanan sebeplerden dolayı, üyelerinin, Kurul’la bütünleşememeleridir. Eğer baştan beri Kurulda eğitimi bilen insanlar/eğitim bilimciler üye olsaydılar, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine geçişte, Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nu kurgulayan hukukçuların bu yanlışlığını daha o günden görür ve Sayın Cumhurbaşkanımız’a bu hususu arz ederdiler. Ancak bu sorun, bugün dahi çözülebilir; muhakkak çözülmelidir,
2- Kurul Başkanvekili ve üyelerinin, Kurulun, kuruluş gayesini doğru ve yerinde bir tanımla tanımlayamamaları, niçin kurulmuş olduğunu kavrayamamaları, ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Milletimizin kendilerinden neleri beklediğini çözememiş olmalarıdır.
3- Kurul’un görevi, 150 yıldan beri milli olamamış ve geri bırakılmış olan eğitim sistemimizi teorik düzeyde de olsa geliştirmek ve millileştirmek gibi derinlemesine ve genişlemesine bilgi gerektiren bir görev olmasına rağmen, Kurul üyelerinin hiç birisinin bu düzeyin gerektirdiği tarihi, akademik ve bilimsel bilgiye, diğer bir deyişle hem kültürümüzdeki bilim ve eğitimle ilgili bilgilere, hem de isimlerini daha önce verdiğimiz eğitim bilimlerine vakıf olmamalarıdır. Bu, üzerinde durulması gereken diğer çok önemli bir konudur
4- Kurul üyelerinin zihin dünyalarında, ülkemiz eğitim sistemine yönelik olarak, sistem analizi yaklaşımının olmayışı, aksine parça-bölük bakışın hakim olması; diğer yandan değişim, ilerleme, gelişme ve dönüşümden ziyade statükonun, durağanlığın ve yüzeyselliğin ağır basmasıdır. Onun için Sn. Üyeler, bugüne kadarki çalışmalarında mevcutla yetinmiştirler ve mevcuda yönelik olarak yapılacak ‘bazı iyileştirmelerle’ görevlerini yapacaklarını sanmışlardır. Bunun ise, çürümeye yüz tutmuş bir ağacın yapraklarındaki tozları temizlemekten öteye bir anlamı olmaz.
5- Kurul üyelerinin, eğitim sistemimizin sorunlarını panoramik/sistematik olarak göremeyip, sorunların genişliğinden ve derinliğinden haberdar olamamalarıdır. Dolayısıyla Sn. Üyeler, eğitim sistemimizin temel ve yapısal sorunlarını değil de kolaylarına gelen sorunları ele almışlardır.
6- Önemli bir sorun da Kurul’un, kendisine karşı sorumlu olacağı bir makam ve mevkinin olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Nitekim bugüne kadar, herhangi bir kurum ‘ne yapmaları gerektiği’ ya da ‘ne yapıp ettiklerini’ kendilerine sormamıştır. Halbuki, Kurul’u/ kurulları yönlendirecek, çalıştıracak ve onları sorumlu tutacak bir ‘Üst Kuruluşun’ olması yararlı olur, diye düşünüyorum.
D- Sonuç ve Teklifler:
Yukarıda belirttiğimiz haliyle Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’nun, Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Milletimizin beklenti ve ihtiyaçlarına asla cevap veremeyeceği ortaya çıkmıştır. Ben bu durumdan en başta Sayın Cumhurbaşkanımızın hatta sn. üyelerin de rahatsız olduklarını düşünüyorum. Bir başka makalemizde genişçe ifade etmeğe çalıştığım çözüm önerilerimin birkaç maddesini burada kısaca arz etmek isterim. Bu çerçevede:
1- Kurulan her yeni kurul/kurum gibi, CB Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu da kendisini geliştirmeliydi, kurulduğu yerde kalmamalıydı. Bununla ilgili olarak çokça çalışmalar yapılmalı/yaptırılmalıydı. Kurul üyeleri bu amaçla çeşitli projeler üretmeliydiler, ancak bunların hiç birisi yapılmamıştır. En yeni üye olarak 14. 07. 2021 Tarihinde Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları Kurulu’na, bu manada katkı vermek üzere bir de proje sundum. Ancak bu çalışmamdan dolayı Kurul üyeleri büyük tepki gösterdiler.
2- Kurul, eğitim alanında Sayın Cumhurbaşkanımıza danışmanlık yapmak gibi önemli bir görevin yanında, Ülkemizde 150 yıldan beri beklenen eğitim reformunu gerçekleştirecek konsorsiyumun (MEB, YÖK ve Kurul) en dinamik ve öncü unsuru olmaya aday bir Kurul’dur. Onun için kendisini doğru tanımlayarak, yeni projelerle önce kendisini ‘yapı’, ‘statü’, ‘kadro’ ve ‘bilgi birikimi’ yönünden geliştirebilir, geliştirmelidir.
3- Kurul, aynı zamanda hem bilim ve eğitim alanındaki tarihi zenginliklerimizi hem de Ülkemizin bugünkü eğitim bilimleri bilgi ve kadro birikimini harekete geçirerek, eğitim sistemimizi değişim, dönüşüm ve yeniden yapılandırmayla görevli reformcu bir Kurul haline getirilebilir, getirilmelidir.
4- Kurul, bu yetki ve imkanla, belli bir plan ve program dahilinde teorik olarak eğitim sistemimizin ‘geliştirilmesi’ ve ‘millileştirilmesi’ görevini üstlenebilir, üstlenmelidir. Bakanlık ve YÖK te uygulayıcı olur. Nitekim 30-40 yıldan beri Dünya’da eğitim yönünden gelişmiş ülkeler, kendi eğitim sistemleriyle ilgili olarak sorunlarını çözme, yenilikler üretme, geliştirme ve çağın önüne geçirme görevini, böyle bir kurula vermekte, uygulamayı ise eğitim bakanlıklarına bırakmaktadırlar.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Milletimizin beklentisinin de bu olduğu kanaatindeyim.